обожаю када Осман что то объясняет, он такие слова говорит прям за душу берет, меня порожает каждый раз его слова, особенно осталось в голове как он сказал "я люблю маму до 30-ти, потому что самая большая цифра которую я знал тогда (в детстве) это 30, и до сих пор так, щас я знаю цифр до 30 триллионов но до сих пор я ее люблю до 30 ти"
еще реплики Османа которые нашла в инете
Ben masal gibiydim. bir vardım bir yoktum.
çünkü çocuktum. büyükler beni görmek isterlerse var olurdum.
görmek istemezlerse yok. ama yanılıyorlardı.
ben hep vardım. en çok da beni yok sandıkları zamanlarda vardım.
hepsi birbirlerini birbirlerine göründükleri kadar biliyorlar tanıyorlardı.
oysa benim yanımda bütün maskeleri düşüyordu. çünkü ben çocuktum.
yoktum. onları en gerçek halleriyle çizdim aklımım defterine.
ben büyüdükçe onlar masal oldu içimde.
------------------------------
Babam kim bilir kaçıncı kere dönüyordu seferden;annem,babamın her dönüşünü yeni bir başlangıca çevirmek için hep yeni bir umutla hazırlanırdı.
Misafir tabaklarını çıkarması annemin bütün aileye yaptığı barış çağrısıydı.Kendisi önceden yaşanmış bütün kavgaları,kırgınlıkları unuturdu.
Herkesinde unutmasını isterdi.Bu defa da aynı şeyi yapıyordu.Ama babamın bu gelişi ailemizi fırtınalı denizlere sürükleyecek bir maceranın başlangıcıymış,bilmiyordum.
Adım Osman.O zamanlar 6 yaşındaydım.Zaman beni ve hikayemdeki herkesi önüne katıp karşı konulmaz bir sel gibi sürükledi.
Sinsi ve acımasız,hoyrat ve insafsız.Her şey dün gibi ama artık geri dönüş yok.
Öyle bir geçer zaman ki ancak anılar kalır bu selden geriye.
------------------------------
Cemile
Gül Şurubu yapardı bana elleriyle. Bu yüzden, gül şurubu annemin kokusudur, gülüşüdür. Bana bakışı, dokunuşudur. Gül Şurubu kokar annem hayallerimde...
Ali Kaptan
Seviyordum. Hem de kızıyordum. En fenası, bu iki duygunun buluştuğu anlardı. Böyle anlarda sevgi de kızgınlık da yok olur, bambaşka bir duyguya bırakırdı yerini: Acıma duygusuna! Bu yük ağır gelirdi bana, ağlamak isterdim.
Berrin
Benim yarı annemdi. Annemin olmadığı yerlerde annelik görevleri ona kalırdı. Ama bir gerçek vardı. Annem yanımızda olmadığı zaman Berrin annesiz kalıyordu. Kimse bunun farkında değildi.
Aylin
Hayatın zorlukları karşısında hep kestirme bir yol aradı. Kolayın ve rahatın peşine düştü. Zor yollardan geçenler hayatla terbiye olurlar. Kişilikleri böyle oluşur. Aylin bunu göremedi.
Mete
Boyun eğmekle, isyan arasındaki sınırdaydı hep. Saflığına vurulup, onu bağrımıza basmak istediğimizde, vahşi ve ürkek doğası buna izin vermezdi, kaçardı. O, birine sarılmak istese, farkında bile olmadan tırmalardı.
Carolin
Babamın aşık olduğu Hollandalı kadın. Annem için "O Kadın"... Bizim hayatımızda büyük çalkantılara yol açan her davranışı onun için basit bir hayat gerçeğiydi. Aşık olmak, evlenmek neyse; boşanmak da oydu onun için.
Ben mi?
Ben Osman.
O zamanlar 6 yaşındaydım.
Masal gibiyim.
Bir vardım, bir yoktum.
Çünkü çocuktum.
Büyükler beni görmek isterlerse "var"
Görmek istemezlerse "yok".
Ama yanılıyorlardı. Ben hep "var"dım.
En çok da beni "yok" saydıkarı zamanlarda..
------------------------------
Ahmet:Bu arada,hukuktasınız değil mi?
Berrin:Hıhı.
Ahmet:Kaçıncı sınıf?
Berrin:2,siz?
Ahmet:Hukuktayım bende,4.Sınıf.Ama alttan çok dersim var,siz benden önce mezun olursunuz.
Gülerler...
Ahmet:Adınız?
Berrin:Berrin.
Ahmet:Berrin...Memnun oldum.Ahmet bende...
Berrin:Bende memnun oldum.
Berrin elini kaldırır arkasını döner,Ahmet'te elini kaldırır.
Arkadan Hakan'ı görürüz.
Hakan:Vay be.
------------------------------
Osman:
Evin içine efsunlu, esrarlı bir hava çökerdi bazen. Bu efsun annemin ve babanemin gözlerinden, bakışlarından, seslerindeki sisli tüllerden taşıyordu bu defa.Çocukta olsa yakınlarda erkek tayfasından biri bulunmamalıydı. Mahrem, tehlikeli ve sır dolu bir konuşma yapıcaklardı, kadınca bir konuşma. Bu efsunlu havadan benim payıma 25 kurus ve leblebiciye doğru yürümek düşmüştü.
------------------------------
insanın icinde saklanan korkunc hayvanla o aksam ilk defa kendi ailemde tanıstım ...
yuvalarindan firlamis gozleri ofke icinde uzayan boyunlari sisen damarlari ilk defa o zaman gordum gırtlak parcalayan urpertici haykırısları ilk o zaman isittim
bu son olmadı tabi benzer manzaralarla daha sonrada karsılastım
buyudukce insan alısıyo belkide buyumek diye bu alısmaya diyorlar
ne zaman bagıran aglayan haykıranofkeli insan gorsem bu hayvanla ilk defa karsılastıgım anki dehseti tedirginligi hatırlıyorum belki de bu yuzden bi yanım hep cocuk hep suclu kaldı...
------------------------------
Osman: Bana masal kitabı okur musun?
Neriman: Masal kitabı da yok.
Osman: Berrin ablam bana her zaman kitap okur bir sürü masal öğrendim ben.
Neriman: Ayy ne iyi ettiiiiinn!
Osman: Sana masal anlatayım mı yenge?
Neriman: Azıcık sussana sen be! Zaten işim başından aşkın. Bir de sen çıktın başıma! Hadi geç otur şuraya!
''O an anladım. Yengem hiç çocuk olmamış, annesinden büyük doğmuş biriydi. Yüreğinin masalı yoktu. Zavallının eksiği buydu.''
------------------------------
Berrin: Yıldızlara bakmak beni korkutur.
Ahmet: Neden? Uzak oldukları için mi?
Berrin: Hayır, yalnız oldukları için. İnsanlar da öyle değil mi? Çoklar ama yalnızlar.
Ahmet: Yıldızlar bir araya gelemezler. Ama insanlar, birbirlerine yıldızlara bakar gibi bakmaktan vazgeçseler bir araya gelirler. Uzaklıklarını da yalnızlıklarını da birbirlerinde unuturlar.
------------------------------
O sabah, annem de babam da bana söylenmeyen bir nedenden kaybolmuştu. Merakım beni içten içe kemiriyordu. Berrin ablamın ayak sesleriyle düşlerimden sıyrılmaya çalıştım.
-Tatlım bak oyuncaklarını getirdim. Hadi burada oyna.
Ablam, annemin şefkatiyle bana baktı. Oyuncaklarımı önüme yığdı.
-Canım istemiyor.
-Ama uçak seni çok özlemiş. Sana doğru uçuyor, çuuuuv!
Bu uçak...
Babam?
Büyük bir bavul,heyecanla açılan.
İçinde pırıl pırıl bir oyuncak,
Ve babamın şefkatli elleri arasında uçuyor...
Babam nerede?
-İstemem!
Oyuncaklarımı fırlattım.
Uçmasın o uçak.
Hatırlatmasın babamı,
Diğerleri de.
Hepsi gitsin.
Bu sahne pek tanıdık.
Geçen gece,
babam da masayı böyle yıkmıştı.
Yoksa ben...ben de...onun gibi mi yani?
Babamı özledim ben, bir de annemi, bir de mutlu olmayı.
Haykırmak istiyorum!
-Ben annemi istiyorum anladın mı?! Ben babamı istiyorum anladın mı?!
-Eeeeh, yeter be! Ben de bir sürü şey istiyorum, ben de mutlu olmak istiyorum, yaşamak istiyorum, huzur istiyorum. Anladın mı?!
Berrin ablamın tüm isyanı, düşleri düşen bir saksının içinden fırlayan toprak ve bitkii parçaları gibi etrafa saçıldı.
Daha önce böyle görmüştüm onu,
Babama karşı olan bir isyanı vardı.
Şimdi...o isyan hayata karşı mı?
Berrin'in yüzündeki o isyan ifadesi dağıldı. Bir anlık öfaaadi bu, tanıyordum...
Ne yaptım ben?
Berrin utançla yüzünü çevirdi.
Berrin ablam benim yarı annemdi.
Hatta Mete'nin ve Aylin'in de.
Annemin olmadığı yerlerde annelik görevleri ona kalıyordu.
Herkes de buna alışmıştı.
Ama bir gerçek vardı.
Annem yanımızda olmadığı zaman Berrin annesiz kalıyordu.
Ne ben, ne Mete, ne de Aylin, bunun farkında değildik.
Kalktım, ablamın yanına gittim.
-Berrin abla, Berrin ablaa. Ben seni çok ama çok seviyorum Berrin abla. Özür dilerim.
-Bebeğim, ben de seni çok seviyorum.